Soğan Hayal Gözyaşı pilav…

En son hatırladığım rüya gibi! Ne çok zaman geçti üzerinden unutmadım. Bayramın üçüncü günü: gün öğle saatinden akşamüzeri vakte kadar kafamın içersin de tuttuğum; başka şekilde tanımadığım fotoğraf ta ki! Hayal: bir önceki gün yolda ilk defa karşılaştığı yabancı birinin hızla yanından geçerken “İyi bayramlar.“ dileğinde ki! Söyleniş biçimi bana; aklımın içinde ki! Hayal, aklı içinde ki! Düşüncelerini görüp; hatta duyduğunu düşündürüyordu. Sevincin böyle ortaya çıkışı çok güzeldi. Peki, kimdi bu yabancı kimdi? Hayal’in gözlerinden içini gören ve duyan? Kısacık an yaşadı Hayal. Yaşamın içinden kısacık mutlu an. Kış ayı son bulup, bahar gelince kaldırdığım elektrikli soba, üst gözünde ağır ağır pilav pişirdiğim geçen “zaman”dan beri: ilk defa elektrikli ocakla o gün pilav yaptım. Sobanın pişirme yavaşlığını vermek için; ocağın üstüne tel ızgara koydum. En son zamandan kalma üç yüz gram pirinç kalmıştı. Pirincin nişastasını sıcak suyla ilkin, dibinden kırılmış tahta düz kaşıkla aklımın içinde ki! Hayal, kutlanacak ayin yaparcasına yıkamaya özen gösterdim. Pirincin nişastasını alması için; ikinci sıcak suyla tekrarladım. En son soğuk suyla elimin parmaklarını kullanarak her pirinç tanesine, aklımın içinde tuttuğum Hayal, ide temiz pirinç tanelerini duru suyun altında gördüm. Sonra uzun zaman önce aldığım soğanı elime aldığımda da, kendilerin yurt edinmiş böceklerin elimin üzerinden kaçışarak gidişleri; soğanın ne kadar çok çürümüş olduğunu anladım. Çürümüş soğanı tam yuvarlak çemberinden bıçakla ikiye böldüm. Çürümüşlüğünü koklamaya başladım, çürüklük o derece fazla oluşmuştu ki! Soğan gereken gözyaşı bezlerime etki yapmıyordu. Gözlerimi kapadım, aklımın içinde Hayal defalarca çürümüş soğanı kokladım: damla olsun gözyaşı bezlerim, kendini teslim etmiyordu bu kutlama ayine.
Ayinle kutsanmış pirinçlerini; ocakta yeterince ısınan az margarin yağlı tencere döktüm. Kırık tahta kaşığı elime alıp Pirinçleri özenle tencerenin içinde kristalize olması için tencerenin dairesel yarıçapına; duvar olacak biçimde biriktirip, her Pirinç tanesin tahta kasıkla ısının olduğu yere çekerek, arada da yine çürümüş sağanı koklayarak ve aklımın içinde ki! Hayal hızlı hızlı gözlerimi kırpıştırarak: gözyaşı bezlerimi bu kutlama olaya ikna etmeye çalışıyorum. Arada gözlerim nemleniyor ama gerekli gözyaşı kristalize olmaya başlayan Pirinç tanelerine dökülmüyor. Birçok tekrarlanan bu eylemim artık kristalize olmuş her pirinç tane-sinin tavandan yansıyan ışığın pırıltısı içinde aklımın içinde ki! Hayal’ ide Pirinç tanelerinin üzerin de görüyordum. En son olarak Pirinç-lerin üzerine bir parmak yüksekliğinde geçecek kadar sıcak su ilave edip, Pirinçler üzerinde, suyun puslu aynasında aklımın içinde ki! Hayal son kez kokladığım çürük soğan; gözyaşımı dökülmesine sebep oldu. Bende bu çürük ikiye bölünmüş soğanı, kalp şekilde yapılmış pembe teneke çocuk kumbarasının içine özenle yerleştirip kapağını kapattım. Bozuk para atılan kısmından kokladım aklımda ki! Hayal… İkinci yılın Bayramları gelip hizaya soktuğu beklemelerle eskittiğim zamanları kurtardım. Çöplerden oradan buradan topladığım tahta kutular… Bir gün onları saklı oldukları her hangi yerde bekliyor olacaklar… Yer ve mekânı işaret ettiği ağaç altı.
Ya da bırakılacak mekânı neresi olacağını işaretleyecek ki orada
Olacaklar… Ya da sonsuzluğun mekânında, tıpkı pembe çocuk kumbarası içinde kuruyup toprakla bütünleşen
Soğan
Hayal
Gözyaşı pilav…

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s