Ortak kadın yazar aradım yıllar önce aldığım kararla. Sendin o ilk gördüğüm anda bunu kendime söylemiştim. Yine mi yanılıyorum, çağrımı duy ve yanıtla. İki yıldan fazla oldu seni dinledim.
Gelişmeni bekledim, senden öğreneceklerimi özledim hep, neye takılıp kaldın, korktun. En başından beri hep korktum senden. Dön ilk mesajlarımızı oku, orada göreceksin ne kadar çok korktuğu mu? Bu korkum kaybetme korkusuydu.
İnsanlık Tarihi geçişine ölümsüz aşk’ımızı yazacaktık Sen ve Ben birlikte.
Yüzünde yoktum, yüzüne döndüm
Yüzüne dokunmadım ki! Sesine döndüm
Yüzün, yüzüme bakmadı. Gözlerine döndüm
Yüz yüze gelmedik Hayalete döndüm
Biz hiç gitmedik birlikte.
…beğendiğim yüzün değildi aslında.
Yüzündeki “hüzün”
kıyamet kadar uzak,
cennet kadar sahte…
O “hüzün” din beğendiğim.
Biz yüz yüze gelmedik.
Maskelerimizi indirmedik.
Ben baktım sana ısrarla,
sen bana uzak mı uzak,
ben görmeye çalıştım yüzünü.
Yüzüne dokunmadım.
Yüzün, yüzüme bakmadı… Yüzüne döndüm.
Eski bir yazımla hatırlatma:
“Upuzun yol var gidilecek: bana öyle geliyor ki! Hayatımız da gerçekten yazma uğraşlarımız, neler olmalı? Sorusuna cevap aramaktır. Edebiyata dâhil yazılar olacaksa bunlar. Ketum tutumunuzu bırakmalısınız. Birçok yazarın otobiyografisini okudum: bunlardan çıkardığım ise tüm ünlü yazarlar kendinden başka yazarlardan etkilenmeden yapıtlarını oluşturamadıklarıdır. Açık, apaçık kendine özgü olmayıp, kendi öz benliğinde yaşadıklarını değil. Mesleklerini edindiği öğretilerinin kendilerine sağladığı uğraşları, bunların tümü ister sanat akımları olsun, ister müzikal kulağının duyu verilerine ritimlerin coşkusal ezgi şarkıları söz sanatı ile duygulara ulaşır olsun. Bunların hiç biri gerçek anlam da sanatsallık taşımazlar. Gerçek edebiyatta insan nedir sorusuna: kendi deneyimlerini yaşamın içerisinde ki geçişleri olabildiğince en açık dille anlatma becerilerimidir? Sorusuna yanıt aramakla, psikolojik devinimlerden kurtulup, yeni yapı kurmak üzere bilginin işleyişini; zaman boyutunda refleksleri fark ederek, geçmişin izlerini dondurduğu noktayı bulup, sanki bir filmi tekrar geri sararak: geçmişle gelecek ara bölgeyi işlemek; yazım uğraşları edebiyata da hak ettiği değeri verecektir. İster görsel sanatlarla olsun, ister mesleklerini en üst derecede bilgiyle ortaya koydukları ilgi alanları ne türden yapıt olursa olsun. Gerçek denen olgunun bilinmesi zorluğunu ortaya koymaktan kaçınılması gerekir. Gerçekten yazar olmak istiyorsanız? Yazmaktan daha fazla düşünmeye zaman ayırmalısınız.”
Ve böyle düşlerim vardı seninle yapmak istediğim.
Şimdi ise tam aksine, yaşamdan zevk alıyorum, hatta her geçen yıl duyduğum zevki arttırmaktadır.
İnsanlığın Bilinmezi (Bilincin Refleksi Farkında lığı) ilerde yazmayı planladığım kitabımın ara paragraflarına eklenti yapacağım bu notlar:
“Örneğin: kuşku duyacağım bir şey hakkında bilgi sahibi olmak gibi. Elde edilmesi olanaksız şeyler olarak bir yana bırakmayı becerebildiğimdendir. Ama çok büyük ölçüde, durmadan kendimi düşünme huyumdan vazgeçişim dolayısıyladır.”
Kendi yaşamımdan edindiğim deneyimlerim, bilincimin refleksi farkında lığı bana her zaman mümkün olanı göstermiştir.
Çevremde ve arkadaşlarıma; burada da hiçbir zaman kurgulamadan elimden geldiğince, yardım etmek isteğim; beni bazı bazı zor durumlara düşürse de, gerçeklere sadık kalarak; insanların mutlu olması için en azından mutluluk hiç son olmasa da yıkıcılığın erdemlerini azaltmak cabam sorgulandığın da, yaşamın adaleti varsa eğer takdir görmem ve af edilmem gerekirken bir zanlı muamelesi görsem de; bazen ara dönem acılara da izin veriyorum kendime; şayet bunu yapmasam, olayın özünü kaçırmış olurum; amacım mutsuzluğun içinde yer alıp; olup biteni ne olduğunu anlayıp, yardım etmek; bu arada da, çok ilginç şeylerde; deneyimler yaşadığımı da; söylemek isterim. İşte bu aralar; sorunlarla birlikte; çözümleri de beraberinde yaşıyorum. Kendi payıma bu konudan rahatsızlık duymuyorum; insanların sorunlarına yardım etmek; hoşuma gidiyor. Sevgiyi de bu zorlukların içinden çıkarıp; rayına oturtmak güzel duygu veriyor. İnsanlar bu konuda bana güveniyorlar. Çünkü ben insanları, kötü oluşlarından dolayı seviyorum. Kendimin de kötü biri olduğumu bilişimden; lanetli hastalıklı ruh sakatlığı hiç aşağılık oluşumdan dolayı. Durum böyle olunca; bende insan olarak kendi payıma düşen mücadeleyi; kendi çevremde yapıyorum. Tüm dünyayı değiştiremem ama insanlar; iyi insan güdüleri kötülüğü öğrendikleri ölçüde insani güdüleri kazanırlar. Kazandıkça zaman süreç içinde; az aza katılarak; insana yakışır bu güdüler; duru ve temiz olarak ilerleyecektir…