Yazık! Çoktan gelmiş ayrılık sızı’nın yaşanılır yazılmazlığı, çünkü seni cinayeti hızlandırmaya kışkırtmak için, çevremde sarmallar anıtını çizdiğini görüyorum yırtıcı kanatlarının. Ayaklarına sarılmak isterdim, ama kollarımın dolandığı ancak saydam bir buğu hayaletin. Gözlerimin algılamasına karşın bu bulunmayan vücudu aradım: Bir içten hayranlığın sayısız içsel sızısını hak etmiştir benim açımdan. Alay ediyor benimle hayaletin: Kendi vücudunu aramana yardım ediyor. Ona yerinde kalmasını işaret ettiğim de, o da aynı işareti yapıyor bana… Benim gibi yaratıklara göstermek istemediği dostluğu, haklı olarak benden esirgediği için, çektiğim acılara tanık olmak amacıyla, İLGİ’mi bir insan beş (doğru yıl sayısında yanılabilirim) yıllığına bile olsa zindana kapattığımı anımsamıyor muydum acaba? Sana bakışlarımın uzayda dolaşan gezegenleri bile yok edebileceğini bilmezden geldiğine göre, bende anımsama yeteneğinin bulunmadığını ileri sürecek kimse haksız olmayacaktır. Yapmam gereken şey, bir taş alıp şu aynayı paramparça etmek… Optiğin sarsılmaz yasaları yüzünden, kendi suretimi tanıyamayınca, geçici bellek yitirme cinayetini karabasanının imgelerimde otağ kurması ilk olmuyor! Cinayetini gördüm…
Leditbe: