Söyle şey eklenebilir sanırım: Diyelim ki! Evrende Kara Enerji varsa ve bu enerji türü çok düşük frekans içindeyse (düşüncenin frekansı gibi) ve bunlar sicim kuramında olduğu gibi birbirlerinin üstüne etki yapıyorsa; sabitlenmemiş yüklemle; azalıp çoğalmaları (insan da altıncı his dediğimiz gibi) frekanslar varsa ve bunlar tüm kainatta oluşabilecek canlı türlerinin frekansları da birbirlerinin üzerine eklemleniyor sa. Oluştuğu var sayılan bu frekanslar ilk oluştuğu zamandan beri genişliyorsa. Kara enerji kendi için de hareketle katlanarak, diğer evrenlerden bağımsız olmadığında. Aranan Dünya (bizimkine benzer) ihtimal dahilin de olsa bile, bunu anlamamız ve mesaj almamız, kendi düşünce frekanslarımız da var olduğunu düşünüyorum. Sanırım Teknik olarak en başa kadar bu frekansları yakalayıp, bunları görüntü bilgilerine dönüştürdüğümüz de. Zaman boyutun da hem ileri hem de geri gitmeyi başarmış olacağız. Belki daha hızlı Bilgisayarlar yapıp; var olan tüm evrenleri çıplaklığıyla seyir edeceğiz. Aslın da bunu bir ölçü de zihnimiz de yapıyoruz…