Gerçeği Hangisi?

Gerçeği Hangisi?
“Bénédicta adında birini tanımıştım, havayı ülküyle doldururdu, gözleri büyüklük, güzellik, şan isteği, ölümsüzlük inancı veren ne varsa, hepsine yönelik bir istek yarardı ortalığa.”

Bin dokuz yüz doksan yedi senesinin yazıydı onunla ilk karşılaştığımız gün: yazın sessiz sıcaklığının üzerime düşürdüğü ağırlığı yok etmek için, dükkânın kapısından dışarı yola bakınıyordum. Yolda yürürken onu gördüm, gözlerimle ona bakıyor! Ne kadar güzel olduğunu düşünüyordum. O anda tam aynı hizaya geldiğinde; kafasını benim yönüme çevirim göz göze geldik, suçüstü yakalandım onun gözlerine bakarken ve benim yanıma doğru yönünü değiştirdi müşteri olarak. Günlerdir siftahsız kapattığım işsizliğin ve parasızlığın yükünü hafifletti. Yeni taşındığı evinin eski hırpalanmış üzerine oturulmakta olan koltuk takımları üzerine örtü satın aldı ve takılması için beni evine davet etti. Ev eşyası çok az olduğunu gördüm, üniversite öğrencisi olduğunu aklımdan geçirip koltuk takımlarına örtüleri takıp yanından ayrıldım. Daha sonraki günlerde akşam ev dönüşü görüyordum dükkânın önünden geçerken, onu gördüğüm zaman duygularım sevincim tutkuya dönüşüyordu. O Aralar dükkânda Charles Baudelaire’in Paris Sıkıntısını okuyordum.

“ Ama bu mucizemsi kız uzun zaman yaşayamayacak kadar güzeldi; bu yüzden de ben
Kendisini tanıdıktan sonraki günlerde her gün onun posta kutusuna bir mektup bırakıyordum.”

Akşamları eve girdiğinde posta kutusuna baktığını-onu uzaktan izlediğimde görüyordum ve mektubumu aldığında nasıl bir duygu yaşadığını bilmekte; mektup bırakmadığım günlerde duvarları nasıl ayaklarınla tepiklerinden anlıyordum. O da mektupsuz günlerde yaşadıklarını bana iki ay süren bu sürecin sonunda anlattığında öğrenmiştim. Mektupsuz günlerde öldüğünü söyledi; tıpkı mektuplara iliştirdiğim Paris sıkıntısı alıntılarında olduğu gibi.

“bu yüzden de ben kendisini tanıdıktan birkaç gün sonra öldü ya; baharın buhurdanını mezarlıklarda bile çalkaladığı bir günde kendim gömdüm onu.”

İşsizlik sıkıntılarından dolayı dükkânı kapatılma kararı alınca: Onunla tanışma kararı aldım ve kararımı ona posta kutusuna son kez bıraktığım mektupla bildirdim. Posta kutusu iki taraflı haberleşmeyi sağlıyordu bizim için. Bana ev telefonunu yazıp uzun süredir benimle tanışmak istediğini yazıyordu. “ Bu kedi fare oyunundan sıkıldığını belirterek.” İki aydan fazla süren bu sürecin sonunda telefonla onu aradım ve kim olduğumu söyledim; artık bana hitap ettiği bay mektup gizemi de son buldu böylece.

“Hint kutuları gibi bozulmak bilmez, hoş kokulu bir tahta tabuta iyice kapattım da gömdüm.”

Akşam gece vakti beni telefonla aradı.” Bu akşam gel.” Gece vakti evine gittim mum ışıkları yanık loş evin içi ortamla karşıladı beni üzerine giydiği uzun erkek gömleği ve şortla. Bu durumu karşısında ne yapacağımı bilinemez bir hal içindeydim. O da bunun farkındaydı; rahat davranışlarıyla bana cesaret vermeye çalışıyor ve ona karşı beklentilerimin bu olmadığını konuşmalarımda dile getiriyordum. Onun düşündüğü gibi sadece ikimize ait bir gece olması isteğini benim çekimser davranışlarıma bir anlam verememesi mum ışıklarıyla aydınlanan odanın romantizmi ile kendi şiirlerini bana okumasını ikna ettim sonunda. Bana okuduğu günlük içinde ki şiirlerini âşık olduğu adama yazmıştı ve bana bu şiirleri karşımda okurken erotik el hareketlerini kendi göğüs meme uçlarını giyindiği üsten üç düğme açılmış erkek gömleğinin arasından yapıyordu.

“Gözlerim gömünün gömüldüğü yere çakıldı dururken, ölüye şaşılacak derecede benzeyen bir küçük yaratık gördüm birden, taze toprağı isterik ve garip bir şekilde çiğniyor, kahkahalar atıyordu.”

Ve şiir okumaları nefes arasında ona yazdığım mektuplardan, yukarıdaki Charles Baudelaire Paris sıkıntısından alıntıladığım dizeleri kendi hayatına ne kadar çok benzediğinden bahsediyordu bana. Tüm gece boyunca sabaha yakın saat’e kadar oturduk: sonra bana yalnız uyuyamadığını söyledi. Bende isteğini kabul etim. Önce duşa o girdi beş dakika içinde dışarı çıktı yattı. Ben de bir duş alıp geleceğim dedim. Banyoda ilk fark ettiğim elektronik traş makinesi ve kadınsal ihtiyaçlara cevap veren birkaç malzeme. Kısaca duş alıp üzerimde sadece tişörtle (o da o şekilde çıkmıştı banyodan ) Yatağa yatmış uyuyordu, üzerinden diğer tarafa rahatsız etmeden yanına yatıp hafif örtü çarşafı ikimizi örtecek şekilde üzerimizi örttüm. Öğle vakti uyandım yanımda uyuyordu; üzerinden kalkış tarafa geçerek salona geçtim üzerimi giyinip geceden sözleştiğimiz gibi onun şiir ve günlüklerini alıp yatak odasına geçip üst dudağına bir buse öpücük kondurdum. Uyandı, “günaydın günlüklerin bende gidiyorum ben” dedim. Hafif uyku sersemi söylediğimi anladığını belirtip gözlerini tekrar kapattı.

“Benim, gerçek Bénédicta benim! Benim! Aşağılık yaratık! Sen de, çılgınlık ve körlüğünün cezası olarak, beni olduğum gibi seveceksin!” diyordu.”

Altı ay boyunca hiç karşılaşmadık, günlüklerini okuyor âşık olduğu adama yazdıkları şiirlerden uzun bir mektup yaptım ona geri vermek için. Diyordum kendime her gece nasıl bir geceydi! bir gül tomurcuğu gibi kendini bana sunan kadının isteğini kabul etmeyişimi. Peki, o ne yaşadı! Böyle bir gecenin ardından; geleceğe her ikimizde masumiyeti mi verdik aşklarımız uğruna. Bir kadın arkadaşıma bu olayı anlattığımda cevabı söyle olmuştu. “ o da bir fark yaratmıştır onun hayatın da.” Yine sevdiğim dost bayan arkadaşım onunla aynı sitede oturduğunu ve benim devamlı gidiş gelişlerimin asıl sebebini anlatmak zorunda kaldığım çevresel dedikoduların; o gecenin itirafını benden dinlediğin de son buse öpücük kondurduğumu söylediğim anda gözleri titremişti böyle sahne karşısında.
Bir gül tomurcuğu verdi, okuduğum kitabımın arasına.

“Ama ben, “Hayır! Hayır! Diye yanıtladım öfkeyle. İstemediğimi belirtmek için de ayağımı öyle bir şiddetle yere vurdum ki, bacağım ta dizime kadar yeni mezara gömüldü, sonra da tuzağa düşmüş bir kurt gibi, ülkünün çukuruna bağlı kaldım, belki de bir daha kurtulamamasıya.”

Dün aklıma geldi google’e adını soyadını yazdım. Aynı isim de ve aynı doğum yılı olan biri. Neler yaşamış olduğunu kendi hayat hikâyesini okuduğum bir yerinde; çok kısa iki ay süren ama iki asırlık kapılar açan aşk tan bahsettiğin de bu ben olabileceğim heyecanı sardı tüm benliğimi.
Gerçeği Hangisi?

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s