Nasıl hisler dolar insanın içeresine, anlamı kendimiz için net olmayan yürüyüş; ileriye doğru,karşıdan görünen sokak lambası, sanki bize bir şey ifade edecekmiş gibi; ona doğru adımları biraz daha hızlandırıp, aydınlığını kendi içimize alacakmışız gibi yanına gelip beklemek. Tamam, şimdi içimiz de aydınlandı: şimdi ne anlattım ben; hiç bir şey sadece anlamı olmayan sözleri sıraladım. Yazım bitsin okuyacağım ne yazdığımı; tabii biri çıkar bana da söylerse ne olduğunu, benim bilmediğim neyi bildiğini inan çok merak ederim. Son noktayı koydum ama bu yazı daha devem edebilirdi hala parmaklarım temposunu bir türlü durmaya kendini bırakmayınca bu saçmalama devam ediyor biteceği de yok gibi. Buraya kadar okuduğum yazıdan anladım anlamadım, böyle yazıp rahatlama ihtiyacı neden bu alan da gerçekleşti ki! Özür kabul edilecek ihtiyaçtan dolayı, kendini Dünyanın sahibine af ettirme ihtiyacından, evet af edilme ihtiyacı…
Size söylüyorum evet, Dünya sahipleri; yıkıntıların içinde uyuşmuş beyinlerin izle kahramanlıkla savaşmakta hazırladığınız güçlerinizi birleştirin ki! Yıkımlarını kutsallıkla ödüllendirilirsiniz yarattığınız Tözsel tüzenin bağrın da. Kendi inandığınız dinsel kötülüklerimize gelecekte ve şimdi çocukların kemiklerini de lütfün edinin kendinize. Efendiliğini üstlenerek savaşmanın haklılığını kılıf geçirmek bu kadar kolay çünkü. Dilsiz tüzeye yaftalanmak kolay, arkanızda kocaman tabutlar sürüsü bırakmak için var edin ki! Vicdanınız rahatlıkla bunları gerçekleşmesine izin verebilsin. Suçların adaletince kilit vuramazsınız! İnandığınız dinlerimiz de böyle yasalarınız var ve sizi af edecek ölüm yargıcı.