keşke bu sözle: söylendiği gibi paralel evrenler olsaydı: her evrende başka türlü olasılıklar olabilirdi, kim bilir belkide, gerçek hayat bilmediğimiz o evrende tekrar daha bütünlüklü yaşana bilinir sahne içinde var olabilirdik…
insan kendinden önce öz varlığını nerede ararsa arasın, sanırım gittiği zamansal geçiş yolculuğu içinde oluşturduğu kültürel bencilliğini, hücrelerine kazınmış akıl belleğini yok edemeyecek… taha ki! evrensel yıldız tozları başka bir töz’ün bağrında oluşuncaya dek…
bulunduğumuz evren, mekanın kendi içinde çoklu dur: örneğin; bir oda içinde iki varlığın biri ve öteki; biri ölmek üzere iken, diğeri onu gözlemekte ve aynı anda gösterim yapmakta olan televizyon paralel evren içinde, hem de dışında… biri ve öteki kendi evrenin deler…
kalbur testisinden boşalır gibi; titrek gözler son kez bakarken yaşam’a, tranva boşaltır sanki maddenin sıcaklığında soğurken elin…